JİNEKOLOJİ VE JİNEKOLOJİK MUAYENE
Kadın genital organlarını incelerken dış genital bölge ve iç genital bölge olarak incelemek gerekmektedir. Dış genital organlar olarak büyük dudaklar (labia majora),küçük dudaklar (labia minora ),klitoris, kızlık zar (hymen) gözlenir. İç genital organlar ise daha çok doğurganlıkla ile ilgili olup hazne (vajina),rahim ağzı (serviks) ,rahim (uterus) , tüpler (tuba) ve yumurtalıklar (over) olarak izlenmektedir.
Pek çok kadın için jinekolog muayenehanesinde yapılan jinekolojik muayene ve “o masaya çıkmak” adeta korkuverici bir kabustur. Bundaki en önemli nedenler ise daha önce yaşanmış kötü tecrübeler ile çevreden duyulan abartılı ve yanlış bilgiler sonucunda oluşmuş haksız ön yargılardır.
Unutulmamalıdır ki; zamanında ve rutin olarak yapılan muayeneler, bir çok hastalığın erken dönemlerde teşhisini sağlayarak sonradan ortaya çıkabilecek olumsuz durumları alınacak çok basit önlemlerle engelleyebilir.
Basit bir muayene ile örneğin rahim, rahim ağzı, yumurtalık ve vajen kanserleri çok erken safhalardayken yakalanabilir. Yine rahim ağzı (serviks) bölgesindeki gizli enfeksiyonlar – henüz bir yaraya sebebiyet vermeden- teşhis ve tedavi edilebilir.
Cinsel hayatı başlayan her kadının düzenli olarak, hiçbir şikayeti olmasa bile yılda en az bir kez bir jinekologa gidip muayene olması, ultrason ve smear aldırması tavsiye edilmektedir.
0 (212) 000 0 000 nolu iletişim numaramızdan 7 /24 yada Web sitemizde bulunan fiyat sor butonlarından Jinekolojik Muayene fiyatları hakkında bilgi alabilirsiniz.Ayrıca tüm sorularınız için bizi çekinmeden arayabilir yada web sitemizden sorularınızı bize sorabilirsiniz.Merkezimiz İzmir’in en büyük kadın doğum merkezlerinden biri olmakla birlikte İzmir ‘in en merkezi semti ALSANCAK ve en merkezi Noktası LOZAN Meydanındadır. Her semtten ulaşım çok kolaydır. Vapur, Otobüs , Metro gibi ulaşım kanallarından istediğiniz ile bize ulaşabilirsiniz.Muayene için Herhangi bir bilginizi vermenize gerek yoktur.BİLGİ GİZLİLİĞİNİZ YASAL HAKKINIZDIR. HERHANGİ BİR BİLGİNİZİ VERMEDEN RANDEVU ALABİLİR , TÜM SORULARINIZI SORABİLİR , Muayene YAPTIRABİLİRSİNİZ !!!!!
Doğrusu jinekolog olduğu halde bu terim halk arasında jinakolog veya jinekolok olarak, jinekolojik muayene de jinakolojik muayene, jinekolok muayenesi veya jinakolok muayenesi olarak telaffuz edilebilmektedir.
Jinekoloğun İngilizce’si “Gynecologist” olarak geçmektedir.
Kadınların hayatlarında çok önemli yeri olan jinekologlar; hem kadın sağlığı üzerinde çalışır, hem de psikolojilerinde son derece önemli bir yeri bulunmaktadır.
Jinekolog doktor seçerken kadınların göz önünde bulundurdukları en önemli kriterlerden birisi güven içinde her zaman ulaşabilecekleri, kendilerini tanıyan, dilediklerinde ulaşabilecekleri bir hekimin olmasıdır.
Jinekolog hekimler hem kadınların fiziksel sağlığına hem de ruhsal sağlığına hitap etmektedirler. Çünkü kadın hastalıklarının pek çoğu psikolojik sorunlarla iç içedir.
OP. DR. HASAN YILDIZ ANLATIYOR JİNEKOLOJİDE LAPAROSKOPİ NEDİR ? NASIL YAPILIR ?
Jinekoloji Branşı Hakkında…
Jinekoloji, kadın sağlığı ile ilgili tüm problemleri inceleyen bir bilim dalıdır.
Jinekoloji; Nisaiye, Kadın Doğum, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Kadın Hastalıkları ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
Ülkemizde Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanlığı ayrı bölümlere ayrılmamıştır ve tıbbın bu bölümü ile ilgili çalışan doktorlara genel anlamda jinekolog adı verilmektedir.
Halk arasında jinekoloji kelimesi yine yanlış şekilleriyle; jinakoloji, jinekaloji, jinekeloji, jinakaloji, jinokoloji olarak da yazılıp telaffuz edilebilmektedir.
Jinekolog kimdir?… Jinekolog
Jinekologlar, tıp fakültesini bitirdikten sonra “jinekoloji konusunda” uzmanlık (ihtisas) yapmış hekimlerdir. Ülkemizde tıp fakültesi sonrasında jinekoloji uzmanlığı 4 yıldır.
Kadın hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Kadın Doğumcu, Jinekolog Doktor, Jinekolog Hekim, Doğum Hekimi, Nisaiye Uzmanı, Doğum Doktoru, Nisaiye Hekimi, Jinekoloji Uzmanı, Nisaiyeci, Nisaiye Doktoru gibi terimlerin hepsi aynı anlama gelmektedir.
Halk arasında jinekolog doktorlar yerine de yanlış telaffuzlar bulunmaktadır; jinekolok, jinakolog, jinakolok, jinekelog, jinekelok, jinokolog, jinakalok, jinakelog gibi.
İngilizcede Jinekolog kelimesi “Gynecologist” (Gynecologist) olarak geçmektedir. Batılı bazı ülkelerde Kadın hastalıkları ve Doğum branşı, Kadın Hastalıkları (Jinekoloji) ve Doğum (Obstetri) olarak iki ayrı branş halindedir.
Kadın Hastalıkları ve Doğum ile ilgili uğraşan doktorlar bazı ülkelerde ikiye ayrılır:
“Jinekolog” (Gynecologist); Yalnızca kadın hastalıkları ile spesifik çalışan doktorlar.
“Obstetrisyen” (Obstetrician); Yalnızca Gebelik ve Doğum (Obstetri) ile ilgili çalışan doktorlar.
Ülkemizde böyle bir ayrım olmasa da jinekoloji içinde yalnızca onkoloji ve perinataloji alanlarında üst ihtisaslar açılmıştır.
Jinekoloji ve obstetri içinde yer alan daha fazla bölümler yer almaktadır. Jinekolog seçerken bu alt branşlaşma göz ardı edilmemelidir.
Jinekolog Hekimlerin Çalışma Alanları:
Üremeye Yardımcı Tekniklerle uğraşan jinekologlar; Tüp Bebek (ivf) Hekimi, aşılama ve kısırlık (infertilite) üzerine uzmanlaşmışlardır.
Jinekolog Onkolog (Kadın Kanser Cerrahisi Hekimi),
Perinatalog Jinekologlar (Yüksek Riskli Gebelikler Hekimi),
Urojinekologlar (Kadınlarda idrar kaçırma ile uğraşan hekim)
Cinsel Terapi Uzmanları (Kadın cinsel işlev bozuklukları üzerine çalışan hekimler)
Bazı kadın doğum hekimleri de vajinismus ve disparoni (ağrılı cinsel ilişki) gibi cinsel problemler konularında uzmanlaşmış, deneyim kazanmıştır. Bunun için psikoloji ile ilgili eğitimlerin alınması şarttır.
Bilimsel bilgi hızla artıyor…
Tıp alanında bilgi, teknolojinin gelişmesine paralel olarak süratle gelişmekte ve hızla ilerlemektedir. Bu yüzden tıpta bilginin yarı ömrü yaklaşık “üç yıl” civarındadır. Başka bir ifade ile, eğer doktorlar bilgilerini sürekli yenilemezler ise yaklaşık üç yıl içinde bilgileri eskiyecek, bunun sonucunda hastalarının tanı ve tedavilerinde modern yöntemleri uygulayamayacaklardır.
Bu gerçekler altında jinekolog doktorlar, uzmanlık eğitimlerini aldıktan sonra hastalarına kaliteli hizmet verebilmeleri için eğitimlerini sürekli yenilemelidir. Ancak hemen belirtilmelidir ki tıpta sürekli eğitim veren bir kurum yoktur. Sadece sürekli eğitime olanak sağlayan kaynaklar vardır. Bu kaynaklar; uzmanlık alanı ile ilgili kitaplar, dergiler, internet, sempozyum ve kongrelerdir.
Günümüzde jinekologların görevleri yalnızca kadın üreme sistemi ve cinsel sağlıkla ilgili şikayetlerin giderilmesi ile sınırlı kalmayıp, diğer tüm vücut sistemlerini ilgilendiren olası problemleri de saptayarak gerekli yönlendirmelerin yapılmasını da içerir.
Kadının Anatomik Yapısı
Kadın üreme organları (genital organlar) , (eksternal) dışta yer alanlar ve (internal) içte yer alanlar olmak üzere iki gruba ayrılır. İç genital organlar leğen kemikleri ve bel kemiği tarafından oluşturulan kemik çatının (pelvis) içinde karın boşluğunda yer almaktadır.
Kadın genital organlarının önden şematik görüntüsü.
Kemik Çatı (Pelvis)
500 yıl kadar önce pelvis yapısı ile ilgili bilgiler son derece sınırlıydı ve doğumda pelvis kemiklerinin ikiye ayrılarak bebeğin geçişine izin verdiği düşünülmekteydi. İlk olarak 1543 yılında Vesalius pelvis anatomisini tanımlamıştır. Erişkin pelvisi dört kemikten oluşmuştur. Yanlarda ve önde iki kalça kemiği, arkada sakral kemik ve koksigeal kemiğin birleşmesiyle meydana gelir. Pelviste üç önemli düzlem vardır ve bu düzlemlerdede önemli çaplar vardır.
Bu düzlemler
1)Pelvis girimi
2)Orta pelvis
3)Pelvis çıkımı
Pelvis giriminin çapları
Doğumda fetüs % 95 baş prezentasyonundadır. Fetüsün başının pelvis den geçebilmesi için fetüs başının çapları ile pelvis çaplarının birbirine uygun olması gerekir. Fetüsün kafa kemikleri henüz birbiriyle kaynaşmamış olduğundan, doğum sırasında kemiklerin birbiri üzerine geçmesi ile kafa çapı biraz küçülebilir. Böylece eğer pelvik çaplar ile fetüs kafasının çapları arasındaki uygunsuzluk fazla değilse, doğum vajinal yoldan gerçekleşebilir. Fakat daha ciddi bir uygunsuzluk sözkonusu ise fetüs kafası pelvisten geçemez ve normal yoldan doğum olamaz. Bu nedenle pelvis çaplarının ve pelvis tipinin doğumdan önce bilinmesi önemlidir, kadının kemik çatısı erkeğin kemik çatısına göre belirgin farklılıklar gösterir.
Dış Genital Organlar
Dış (büyük) dudaklar (labium majus): Vajina girişini sağlı sollu örten, vulvanın dış sınırını belirleyen, cilt kıvrımlarıdır. Küçük dudaklara göre daha etli ve kalındır. Üzerleri pubik kıllarla kaplıdır ve cilt altında yağdokusu ve salgı bezleri içerirler.
İç (küçük) dudaklar (labium minus): Sağlı sollu dış dudakların iç yüzlerinde yer alan, klitorisin üst kısmından başlayıp (üretra) idrar deliğini saran ve vajina girişinin altına uzanan kıvrımlı yapılardır. Vagina girişini kapatacak şekilde önden arkaya uzanırlar. İç dudaklar normal şartlarda bacaklar kapalıyken görünmezken bazı kadınlarda dış dudaklardan daha geniş olduklarından dışarı taşabilirler. Kılla kaplı değildirler ve ciltaltı yağdokusu içermezler.
Klitoris : Embriyolojik olarak erkekteki penis başının kadındaki karşılığıdır. İki küçük dudağın ön tarafta birleştiği yerdedir. Bu organ kadın cinsel organlarında en duyarlı bölgedir, uyarı ile sertleşir ,kan damarlarından oldukça zengin bu yapı kadın orgazmında önemli görevler üstlenir. Klitorisin hemen alt kısmında idrar deliği, idrar deliğinin altında ise vajina girişi bulunur.
Vajina girişi : İç dudakların devamında yer alan ve kızlık zarına kadar devam eden 1-2 santimetrelik bir kısımdır. Kızlık zarı yırtıldıktan sonra vajinayla birleşir.
İdrar Deliği (uretra ağzı) Klitorisin hemen altında, iç dudakların önde birleştiği yerde bulunur ve idrarın dışarı boşaltılmasını sağlar.
Perine Dış dudakların arkada birleştiği yerle anüs arasında yer alan bölgedir. Ciltle kaplı olan bölge cilt altında idrar ve dışkı işlevlerinin kontrolünü sağlayan kasları barındırır. Bu kaslar doğum eylemi esnasında mümkün olduğunca gevşeyerek bebeğin başının doğmasına izin verirler. Doğum eyleminin son aşamasına gelindiğinde bebeğin doğumunu kolaylaştırmak amacıyla perineye yapılan kesiye epizyotomi (doğum kesisi) adı verilir. Bu kesinin amacı bebek doğarken bu bölgenin yırtılmasını ve altta bulunan perine kaslarının zarar görmesini engellemektir.
Salgı bezleri : Dış genital bölgenin kurumasını önleyen ve cinsel ilişkide gerekli kayganlaşmayı sağlayan birkaç adet salgı bezi vardır.Bunlar arasında en önemlileri idrar çıkış deliğinin yanlarında yer alan Skene bezleri ve vajina girişinin yakınında sağlı sollu yer alan Bartholin bezleridir. Bu bezlerin iltihapları ağrılı abselere neden olabilir.
Makat (anüs): Makat kalın bağırsağın son kısmıdır ve depolanan dışkının dışa atılmasını sağlar. Bu yapının vajinaya ne kadar yakın olduğuna dikkat edin. Bu anatomik yakınlık nedeniyle kalın bağırsaktan dışkılama esnasında gelen bakteriler vajinayla yakın temasta olurlar ve enfeksiyon tehlikesi oluştururlar. Kadınların tuvalet sonrası temizlikte dikkat etmeleri gereken çok önemli bir kural vardır: Temizlik arkadan öne (anüsten vajinaya) doğru değil, önden arkaya doğru yapılmalıdır. Dışkıda bulunan bakteriler vajinaya ve uretra ağzına bulaşabilir ve bu bölgelerde sık sıkenfeksiyonlar yaşanmasına neden olabilir. Kızınıza tuvalet eğitimi verirken de bu kuralı öğretmeyi ihmal etmeyin.
Vajina: Vajina, kadın üreme siteminin iç kısımları ile dış kısımlarını birbirine bağlayan boru şeklinde bir dokudur. Vajina girişiyle başlayan rahim ağzına doğru uzanan bu yapı yaklaşık 10 santimetre uzunluğundadır. Vajina girişinde bulunan salgı bezleri ilişki esnasında vajinanın kayganlaşmasını sağlar. Normalde ön-arka duvarları birbiri ile temas halindedir.Doğum esnasında bebeğin başının geçmesine müsaade edecek kadar esner.
İç genital organlar
İç genital organlar pelvis boşluğunun içindeki üreme sistemini oluşturan organlardır. Bunlar sırası ile uterus (Rahim), tuba uterina(fallop tüpleri) ve overlerdir (yumurtalık). Fallop tüpleri ve overler her iki yanda ikişer tane, uterus ise ortada ve tekdir. Embryonik hayatta her iki yandan gelen tüp şeklinde yapılar orta hatta birleşerek uterusu oluşturur. Bu birleşmede meydana gelen aksaklıklar rahimde çift gözlü uterus gibi şekilsel bozukluklara neden olurlar. Bunlara genel olarak Müllerian Füzyon anomalisi adıverilir.
UTERUS (Rahim)
Pelvis boşluğunda yer alan armut biçimli bir organdır. Önde mesane (idrar kesesi) arkada ise rektum (barsakların rezervuar görevi yapan son kısmı) bulunur. Ortalama ağırlığı 50-80 gram arasındadır. 9. ayını doldurmuş bir gebede ise ağırlığı yaklaşık 20 kat artarak 1 kiloya kadar çıkar.
Gebe olmayan bir kadının rahminin büyüklüğü kişinin yaşı ve geçirmiş olduğu gebelik sayısına göre değişkenlik gösterir. Uterus normal anatomide öne ya da arkaya dönük olabilir. Uteus bir takım bağlar tarafından yerinde tutulur.
Uterusun içi boştur. Bu boşluğa endometrial kavite adıverilir.
Uterusun duvarı üç tabakadan oluşur:
1-Bunlardan en içte olanı endometriumdur. Endometrium her adet döngüsünde yenilenir ve gebelik oluştuğunda embryo burada yerleşir ve büyür. Gebelik gerçekleşmediyse bu tabaka yeniden oluşturulmak üzere vajinadan dışarıya atılır. Bu dönemde oluşan kanamaya adet kanaması denir.
2-Ortadaki kas tabakasına myometrium denir. Uterusun en kalın tabakasıdır ve istemsiz çalışan düz kaslardan oluşur. Bu kaslar adet kanaması esnasında rahim içinde biriken kanı, doğum esnasında ise bebek ve plasentayı rahim dışına atmak için kasılarak görev yaparlar. Bu kas yapısı, gebelikte içinde yaklaşık 3 kilogramlık bir bebeği taşıyacak kadar büyür ve doğum eylemi başladığında güçlü kaslarının kasılmasıyla, rahim ağzının da gevşeyerek açılmasıyla bebeğin doğmasını sağlar.Doğumdan yaklaşık 6 hafta sonra ise eski konumuna döner. Vücudumuzda başka hiçbir organımız bu kadar büyüyüp, sonra da kendiliğinden küçülme yeteneğine sahip değildir. Menopoza giren bir kadında rahimin görevi de tamamlanmıştır ve boyutları giderek ufalır.
3-Uterusu dışarıdan çevreleyen zar tabakasına ise seroza ismi verilir. Bu tabaka rahmi diğer organlardan ayırır ve yerinde tutunabilmesi için destek bağları oluşturur. Seroza aslında tüm batın organlarının dış yüzünü saran “periton”un bir uzantısıdır.
Serviks (Rahimağzı)
Serviks, rahimin dış dünya ile temasını, spermlerin rahim içine girişini ve doğumda bebeğin rahimden çıkışını sağlayan uterusun vagene açılan kısmıdır. Normal şartlarda sert bir koni biçiminde ve birkaç milimetre açıklığında olan bu yapı doğum eylemi esnasında yumuşar, incelir ve yaklaşık 10 santimetre açılarak bebeğin çıkmasına izin verir. Servikal kanalda yer alan salgı bezleri gebeliğe elverişli günlerde spermlerin geçişini kolaylaştıran akışkan, gebeliğe elverişli olmayan günlerde bu geçişi zorlaştıran kıvamlı salgılar üretir. Dış dünyaya açık olduğundan enfeksiyonlara ve yaralara karşı oldukça savunmasızdır. Jinekolojik muayene esnasında gözle görülebilen bir yapıdır. Smear testini yapmak için buradan smear fırçası ile alınan hücreler incelenir.
Tuba Uterina (Fallop tüpleri) Yumurtalıklar ile rahim arasında kısmen serbestçe uzanan yaklaşık 10 cm uzunluğunda sperm ve yumurta hücresinin geçişini sağlayan bir çift kanaldır. İlişki esnasında erkek tarafından vajene bırakılan spermler yüzerek rahim ağzını ve rahimi geçerek bu tüplere gelirler, bu esnada yumurtalıktan atılan yumurta tüplerin ucunda bulunan saçaklar tarafından yakalanır ve tüplerin içine alınır, sonuçta yumurta ile spermin karşılaşması ve döllenme burada gerçekleşir. Döllenme sonrasında meydana gelen embriyo geriye tekrar tüplerden rahime doğru bir yolculuğa çıkar. Bu geri dönüşte çıkacak bazı aksaklıklar sonucu embriyo rahime ulaşamaz ve tüpte yerleşir ve dış gebelik olur.
Overler (Yumurtalıklar) Uterusun her iki yanında yer alan sert yapıda ve sedef renginde bir çift organdır. Üreme çağındaki kadında 3x4x5cm boyutlarındadır. Erkekteki testislerin karşılığıdır. Bağlar ile karın duvarına ve uterusa bağlanmışlardır. İçersinde gelişmeyi bekleyen yumurta taslakları mevcuttur. Görevleri kadınlık hormonlarını üretmek ve yumurta hücresi geliştirip salmaktır.
Bir kız bebek doğduğunda yumurtalıklarında yaklaşık olarak 2milyon yumurta hücresi bulunmaktadır. Bu yumurta hücreleri her geçen gün azalır ve ergenliğe ulaştığında bu sayı 400 bin’e iner. Daha sonra her adet periyodunda bu yumurta hücrelerinden bir tanesi gelişecek şekilde atılmaya hazır hale getirilir.
Bir kadın hayatı boyunca ortalama 400-500 kez yumurtlar. Diğer yumurtalar kullanılmadan atrofiye olur, yani küçülüp yok olurlar.Yumurtalığın yumurta üretmenin yanı sıra bir diğer görevi de kadının ihtiyacı olan kadınlık hormonlarını üretmektedir. Menopozla birlikte bu görevi sona erer. Menopoz, yumurtalıkların fonksiyonlarının geriye dönüşü olmayacak şekilde tükenmesi olayıdır.
Uretra: İdrarın depolandığı mesanenin devamında yer alan bu boru şeklindeki yapı idrar boşaltım sisteminin son basamağını teşkil eder.Uretra kadında erkekten çok daha kısadır. Bu kısalık ve genital sistemin vajinave anüse yakınlığı, kadınlarda idrar yolu enfeksiyonlarının daha sık yaşanmasına neden olur. Yine ilk cinsel deneyimlerini yaşayan kadınlarda ilişkinin verdiği “tahriş”, ilişki sonrasında sık idrara çıkma, idrarı zor yapma, idrarı boşaltamamış olma hissinin yaşanmasına neden olabilir.
Kadında Yaşam Dönemleri
Kadın hayatı, yaşam boyunca fizyolojik olarak bazı farklı dönemler gösterir. Bunları kabaca 5 döneme ayırmak mümkündür.
Çocukluk dönemi,
Püberte ve adolesan dönem,
Erişkin dönemi (reprodüktif dönem),
Klimakterium dönemi,
Yaşlılık dönemi.
Bu dönemlerde farklılığı oluşturan en önemli faktörlerden biri (endokrin) hormonal değişimlerdir. Fetal hayatta başlayan endokrin aktivite , maternal (anneye ait) hormonlar ile etkileşir. Yenidoğan döneminde endokrin aktivite , doğumdan sonra da bir süre daha maternal hormonların etkisinde kaldıktan sonra püberte dönemine kadar inaktif olarak kalır. Püberte dönemi ile aktiviteye başlayan endokrin sistem, menopoza kadar bu aktivitesini sürdürür. Bu endokrin aktif dönem kadın yaşamının en uzun dönemini oluşturarak reprodüktif dönem adını alır. Menopozla birlikte artık endokrin aktivite sona erer. Görüldüğü gibi kadın yaşamında püberte ile başlayan endokrin faaliyet, menopoz ile sona ermektedir. Ancak endokrin faaliyetin olmaması demek, tamamem hormondan yoksun bir dönemi ifade etmez.
Gerek püberte öncesi ve gerekse menopoz sonrasında belirli bir endokrin aktivite söz konusudur. Ancak bu aktivite üreme için yetrsizdir.Buna karşılık endokrin aktif dönemdeki endokrin aktivitenin esas amacı üremeyi sağlamaktır.
Doğuştan var olan ya da daha sonraları çeşitli nedenlerle gelişen genital gölgedeki şekil bozukluğu, kadının cinsel hayatını hatta günlük yaşantısını kabusa dönüştürebiliyor , zamanla cinsel ilişkiden soğuma, hatta akıntı veya anksiyete gibi ciddi sorunlar da ortaya çıkmaya başlıyor. Oysa sağlıklı ve mutlu bir birlikteliğin yolu, öncelikle insanın kendine duyduğu özgüvenden geçiyor. Partneri tarafından beğenildiğini hissetmek de cinsel yaşamda önemi bir rol oynuyor. Sevişmekten kaçınan veya cinsel ilişkiden yeterince haz alamadığından yakınan kadınların sorunlarının altında yatan enönemli nedenlerden biri, cinsel organlarıyla ilgili estetik kaygıların olması.
0 (212) 000 0 000 nolu iletişim numaramızdan 7 /24 yada Web sitemizde bulunan fiyat sor butonlarından Jinekolojik Muayene fiyatları hakkında bilgi alabilirsiniz.Ayrıca tüm sorularınız için bizi çekinmeden arayabilir yada web sitemizden sorularınızı bize sorabilirsiniz.Merkezimiz İzmir’in en büyük kadın doğum merkezlerinden biri olmakla birlikte İzmir ‘in en merkezi semti ALSANCAK ve en merkezi Noktası LOZAN Meydanındadır. Her semtten ulaşım çok kolaydır. Vapur, Otobüs , Metro gibi ulaşım kanallarından istediğiniz ile bize ulaşabilirsiniz.Muayene için Herhangi bir bilginizi vermenize gerek yoktur.BİLGİ GİZLİLİĞİNİZ YASAL HAKKINIZDIR. HERHANGİ BİR BİLGİNİZİ VERMEDEN RANDEVU ALABİLİR , TÜM SORULARINIZI SORABİLİR , Muayene YAPTIRABLİRSİNİZ !!!!!